Ruh Adam "Eski Arkadaşlar Marşı"
Ruh Adam: Eski Arkadaşlar Marşı |
Ruh Adam romanı, 1972’de Hüseyin Nihal Atsız’ın kalemiyle yayınlanmış
olan Türk Edebiyatı’nın ilk post-modern romanıdır. Romanı, post-modern
tarifinin haricinde hiciv, sembolik ve aslında otobiyografik sıfatlarla da
ifade edebiliriz.
Aslında romanın 1972’de yayınlanmasına karşın yazımının 1951’lerde olduğunu
biliyoruz. 3 Ağustos 1951 tarihli Orkun Dergisi’nin 44.sayısında “Bu şiir, Atsız’ın intişar etmemiş bir
romanından alınmıştır”
Ruh Adam romanının neredeyse her konusu, her karakteri, her olayı için
yüzlerce, binlerce makale yazıldı, ortaya çeşitli teoriler atıldı. Yazdık,
bazılarını çizdik, eledik sonra yeniden yazma ihtiyacı hissettik. Çünkü
Atsız’ın Anlam Dünyası’nı kavrayabilmek; ciddi çaba, birikim ve en önemlisi
onun gibi düşünebilme kabiliyeti ister. İşte bu çerçeve ile sabittir ki Ruh
Adam romanı yıllar geçmesine rağmen -hâlâ- güncelliğini koruyarak, kitap
raflarının en göze gelici yerlerinde ve yatakların baş ucundaki ilk kitap
olarak öylece durmaktadır. Ruh Adam romanı yüz odalı ve odalarının her biri
kilitlenmiş bir ev gibidir. Odalara girebilmek için ayrı ayrı anahtarlara
ihtiyacınız vardır. İşte o odaların anahtarlarının birçoğu zaman içerisinde
tedarik edilmiş, içerisine girilen her bir oda daha da büyük hayranlıklar
uyandırmıştır. Fakat romandan geriye kalan, anahtarı bulunamadığı için
açılmamış en büyük kapılardan biri de Eski Arkadaşlar Marşı’dır. Görebildiğimiz
kadarıyla romanın kendisi ve karakterlerinin tahlillerinin yapılmasına karşın,
Eski Arkadaşlar Marşı üzerine özenli ve kapsamlı hiçbir çalışma
yürütülmemiştir.
Bu nedenle çalışmamızın ana amacı, sembolik roman Ruh Adam’da
kullanılan Eski Arkadaşlar Marşı’nın, Atsız tarafından romana seçilecek kadar
elverişli olmasına neden olan materyalleri bulmak, -varsa- sembolden ayırarak gerçekteki
kimliğini ortaya çıkarmak olacaktır.
Eski Arkadaşlar Marşı’yla Alakalı
Çalışmalar
Akademisyen Yazar Nazan Bekiroğlu’nun 2000 yılında yayınlanan, Ruh Adam
Romanı Üzerine Bir Tahlil Denemesi isimli çalışmasında ifade ettiğine göre, Ruh
Adam’ın, Türk Edebiyatı’nın içerisinde çokça konuşulan, fakat hakkında az
yazılan yeni romanlarından biri olduğunu, bu bakımdan taşımış olduğu -varsa-
özel bir mesaj hakkında farklı perspektiflerden konuyu değerlendirebilme imkânından
şu anlık mahrum olduğumuzu belirtmiştir.
Bekiroğlu, çalışmasında Eski
Arkadaşlar Marşı üzerinde sadece bir cümle ile durarak, bu marşın romanda
‘sadece iki yerde’ geçtiğini öne sürmüştür. Bu tanımın hatalı olduğunu, 31 ayrı
bölüm isminden oluşan romanın: 6,10,16,21 ve 24 numaralı bölümlerine bakarak,
Eski Arkadaşlar Marşı’na ayrı ayrı açık bahis olduğunu kolayca görebiliriz.
Bekiroğlu’nun, Ruh Adam romanı
için “Şimdilik mahrumuz” sözü, o gün elde bulunan veriler neticesiyle doğru
tariftir. Çünkü Ruh Adam romanının arkasındaki sisleri analiz edebilmek için
alternatif materyallere ulaşabilme kolaylığı daha sonraları vuku bulmuştur. Bekiroğlu’nun,
romanı kendi bütünlüğü içerisinde, vermiş olduğu ipuçlarından yola çıkarak yorumlamaya
ve vermek istediği mesajını tespite çalışabiliriz şeklindeki tabiri, eldeki
mevcut verilerin, Bekiroğlu’nun çalışmasını yayınladığı o tarih itibarıyla,
romanı sadece kendi içerisinde anlattığı ve irdelediği nesneler üzerinden
mütalaa etmeye sevk ettiğini anlıyoruz.
Bu çalışmadan yaklaşık bir yıl sonra 2001 yılında, Atsız’ın
öğrencilerinden olan Yücel Hacaloğlu, Atsız’ın Mektupları ismiyle H. Nihal
Atsız’ın şahsi mektuplaşmalarını derlediği kitabını yayınlayınca; Ruh Adam
romanında yazarın vermek istediği mesaj/mesajlar, birtakım figürler, semboller
daha da mana kazanmış oldu. Kitabın 203.sayfasındaki Atsız’ın kaleminden
Hacaloğlu’na yazılmış bir mektupta Atsız, romandaki karakterlerin hiçbirinin
muhayyel olmadığını, olayların gerçek olduğunu fakat çoğunun sembolik olarak anlatıldığını
yazmıştır.
2007 yılında Türk Dil Kurumu Atsız’ın öğrencilerinden Altan Deliorman’a
başvurarak H. Nihâl Atsız hakkında bir kitap yazılmasını istemiş, Deliorman
ilgili talebe karşılık yaklaşık üç aylık bir zaman diliminde kitabı bitirerek
TDK’ya sunmuştu. Fakat aradan geçen dört yıllık zaman diliminde eser TDK
tarafından basılmamış, kitabın müellifine -başvurularına rağmen- gecikmenin
sebebi bildirilmemişti. Deliorman daha sonra kitabın TDK tarafından
bastırılması hususundan vazgeçerek farklı bir yayınevi ile anlaşmış fakat 17
Nisan 2013’te ilk baskısını yapan kitabını 23 Ağustos 2012’de aramızdan
ayrıldığı için görememişti. Bu anekdotu anlatmamın sebebi, Ruh Adam’ın sembolik
yönlerinin ve gerçek kahramanlarının birçoğunu açıklığa kavuşturan -kuvvetle
muhtemel- en önemli ayrıntıları veren eser olmasından ve ne şartlar ile elimize
geçtiğini idrak edebilme gayesinden ötürüdür. Uzun yıllar sağlık problemi
çekmesine rağmen, eseri son anda uçurumdan kurtararak bizlere ulaşılmasını
sağlayan Altan Deliorman’ın da ruhu şad olsun…
Atsız’ın şahsi mektupları, yanında zaman geçiren dostları ve
öğrencilerinin zaman içerisinde sundukları eserler, söyleşiler ve teknolojinin
armağanı olan araştırabilme kolaylığı ve kaynaklara ulaşabilme imkanları
sayesinde kendimizi, ‘bugün’ elimizdeki birçok mevcut veriyi işleyebilecek
kuvvette buluyoruz.
Eski Arkadaşlar Marşı’nın Sır Perdesini
Kaldırmak
Yıllara rağmen gizemini koruyan Eski
Arkadaşlar marşını irdelemek gerekirse, romanın 6.bölümünde geçen sahnede,
romanın baş karakteri Selim Pusat’ın bir gece radyo dinlerken, radyoda çalan
Eski Arkadaşlar Marşı’nı duyup, önce enerjik bir sevinçle gözlerinin
parıldaması, sonra da hafifçe nemlenmesi
Romanın 16.bölümünde ise, Nurkan’ın bu marşı
piyanoda ustalıkla çaldığını, (6)
Selim Pusat’ın da bu melodiyi dinlerken kendinden geçip, çok sevdiği ordudan da
vefasızca uzaklaştırıldığının verdiği özlemle kendini bir anda Harp Okulu’nun
geçit töreninde bularak, bandonun Eski Arkadaşlar Marşı’nı çalarken, o da askerlerle
beraber, askeri nizamda resmi bir geçit yapmakta olduğu hayaline kapılır. (7)
Bu iki farklı alıntıda marşın piyano ile
çalınabilecek bir eser olduğunu anlamanın haricinde Harp Akademisinde
kullanılan bir marş olduğu da belirtilmiş. Fakat Roman’ın yazıldığı veya ilk
yayınlandığı tarihleri baz alırsak ilgili tarihlerde Türkiye’de Eski Arkadaşlar
adında herhangi bir marş, beste veya müziğin olmadığını, askeri mecralarda da
kullanıldığına dair kaynakların olmadığını açıkça görürüz. Atsız muhtemelen
adını ve manasını soyut bir şekilde ya kendi kurguladı ya da ihtimalleri
üzerinde durduğumuz Carl Albert Hermann Teike tarafından 1889’da Alman Askeri
Yürüyüş Marşı olarak “Alte Kameraden (Eski Yoldaşlar)” adıyla bestelenen marşı
kullandı.
Alte Kameraden marşının son dizelerinde geçen “yaşlı
olsak bile kalp hep genç kalır” sözü, Selim Pusat’ın romanda yaşadığı aşk
duygusu karşısındaki güçsüzlüğünü, çaresizliğini ve yaşlı olsa bile yine de bir
genç gibi sevebileceğinin kapısını açan cümledir aslında. Nitekim romanın
18.bölümünün en son kısmında, Atsız, Doktor Cezmi’nin ağzıyla romanda kendini
yansıtan baş kahraman Selim Pusat’a, “Hattâ sen bile, bu kadar ciddî
karakterde olduğun, askerlik dışında hiç‐bir konuya aldırış etmediğin halde
günün birinde kendinden yirmi beş yaş küçük bir kızı sevebilirsin” (8)
dedirttiği bir kısım vardır ve Selim Pusat yaşlı olduğu halde kalbini
sevebilecek kadar genç tutarak kendisinden yirmi beş yaş küçük Güntülü’ye âşık
olabilmiştir.
Roman’ın 7.bölümündeki sahnede, Selim Pusat’ın
yaşayanlarla bir alakasının kalmadığı, kendisinin de aslında yaşıyor olmadığı
işlenmiştir. Bunun yanı sıra arkadaşlık mefhumunun Selim için çok önemli
olduğu, bu duyguyu sadece, intihar ederek yaşamına son veren en iyi dostu
Şeref’in mezarında bulduğu da ifade edilmiştir. Selim’e göre yaşamak, sadece
dünyada yaşamaktan ibaretken, ölüm ise hatıralarda, gönüllerde ve tabiatta
yaşamaktı. (9) Bu bölümden Selim
Pusat’ın dostu Şerefe, hatıralarına sürekli sadık kaldığını, sürekli o kısır
döngü etrafında; acı, özlem gibi duygular bütününü yaşadığını görürüz. Marşın
içeriği bu konuda da roman için oldukça elverişlidir.
Marşta geçen “büyük anılar”, “anılardan zevk
almak”, “ölüme sadık kalırız”, “haydi eski arkadaşlar olalım” gibi birtakım
sözlerin haricinde “öyleyse bardağı al ve şerefe diye bağır” (10)
cümlesi de romanda birebir vuku bulmaktadır: “Selim buna cevap
vermedi. Sarhoş olmuştu. Deminden beri elinde tuttuğu çay bardağını şarap
kadehi gibi kaldırarak:
- Şerefinize içiyorum! dedi.” (11)
Sonuç
Sonuçlandırmak gerekirse, Alte Kameraden marşı, Ruh Adam
romanı için biçilmiş kaftandır. Bunun sebebi ise romandaki tasviriyle
-çoğunlukla- eski arkadaş özlemini, askeri bir materyali ifade ettiği kadar
adına aşk denilen karmakarışık duygular bütününe de kapı açan bir marş
olmasıdır. Atsız gibi kıvrak ve faik bir zekâ da -şahsi kanaatimce- romana bu
denli uyan bu marşı kullanmaktan geri kalmamıştır.
Kaynakça
1.
Atsız, (Başlıksız
Şiir), Orkun Dergisi, Ağustos 1951, Sayı:44, s.5
2.
BEKİROĞLU,
Nazan, Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu “Ruh Adam Romanı Üzerine Bir Tahlil
Denemesi, https://www.nazanbekiroglu.com/2000/01/02/ruh-adam-romani-uzerine-bir-tahlil-denemesi,
Ocak 2000
3.
HACALOĞLU
Yücel, Atsız’ın Mektupları, Orkun Yayınları, 2001, İstanbul, s:203
4.
Atsız, Ruh
Adam, İrfan Yayıncılık, 2014, s.59
5.
A.g.e. s.103
6.
A.g.e.
s.148
7.
A.g.e.
s.149
8.
A.g.e.
s.175
9.
A.g.e.
s.67-68
10.
Alte
Kameraden, Wikipedia The Free Encyclopedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Alte_Kameraden,
February 2020
11.
Atsız, Ruh
Adam, İrfan Yayıncılık, 2014, s.178