Meçhule Mektuplar - 5
Meçhule Mektuplar - 5
"Bu gerçek cümleler topluluğu; mektubun artık kullanılmadığı bir çağda, yıllar boyunca yazılarak biriktirilmiş mektuplardan oluşmaktadır. Sahiplerine ulaştırıldığı kadar, gönderilemeyenler, gönderildiği halde açılmadan geri dönenler ve arafta kalanları da mevcuttur. Mektuplar gerçek olsa da isimler, anıların mahremiyetini koruma gerekçesiyle tarihin tozlu sayfalarına gizlenerek sansürlenmiş, meçhulleştirilmiş ve sembolleştirilmiştir. Evet, mektupların müellifi gibi kahramanları da hâlâ hayatta; bazıları hariç..."
Sayın Kandemir,
Hayat, arzular, talepler ve beklentilerden örülü bir yolculuktur. Doğduğumuz andan ölümümüze kadar süren bu yolculukta, bu durum asla değişmez. Bir bebeğin temel talebi, karnının doyurulması, altının temizlenmesi, güvende uyutulmasıdır. Küçük bir kız çocuğu, babasının kucağında huzur bulur, sıcaklığında güven arar, orada uyumak ister. Bir genç, hayallerinin ardı sıra koşarken kendini kabul ettirme arzusu taşır. Erkek, eşinden saygı ve destek beklerken kadının talebi de sevgi ve korumadır.
Zaman ilerledikçe, taleplerin niteliği değişebilir ama özü hep aynı kalır. Ayrıca beklentiler yalnızca bireysel değil, toplumsal dinamiklerin de şekillendirdiği karmaşık bir yapıdadır. Bir patron, ucuz iş gücüyle çalıştırdığı işçilerden daha fazla verim almak isterken aynı işçiler de adil ücret ve insani çalışma koşulları talep eder.
İnsan, yaşamı boyunca sadece maddi değil, aynı zamanda manevi tatmin arayışında olan bir canlıdır. Bir yazar, eserinde ölümsüzlük ararken, bir bilim insanı yaptığı keşiflerde anlam bulunmasını bekler. Bir filozof, varoluşun sırlarına dair sorduğu soruların kıymetli olmasını talep eder. Nihayetinde, her insan, hepimiz bir biçimde bu dünyada varlık göstermeyi, iz bırakmayı ve kabul görmeyi isteriz.
Sevgili küçük yeğenim,
Mektubuma “sayın” ifadesiyle giriş yaptım. Bunun, hayatın boyunca kazanacağın saygınlıkların ilki olsun istedim. Fakat ben veya başka bir kimse, sana bunu layık görmese bile bu kazanamayacağın bir unvan değil. Kendi değerini ne ben ne de bir başkası belirleyebilir. Yaşamaya devam ettiğin müddetçe, karşılaşacağın zorluklar ve tecrübeler, sana gerçek değerinin ne olduğunu gösterecektir. Talep ettiğin şeyler her zaman karşılanmayabilir. Beklentilerin kimi zaman boşa çıkabilir. Ama unutma ki bu, senin ne kadar değerli olduğuna dair bir ölçüt değildir. Asıl değer, senin kendi zihninde saklıdır.
Bir de insanlar, ‘kendi’ başarılarını, ‘başkalarının’ gözünde kanıtlamaya çalışma eğilimindedir. Oysa asıl başarı, kendini bulabilmekte saklıdır. Sen de zamanla, dünyaya verdiğin değer kadar ondan ne beklediğini anlayacaksın. Belki bir gün, bu mektubu tekrar okurken İspir’in sana anlatmak istediği şeyleri daha iyi kavrayacaksın. Öyle umut ediyorum…
Kıymetli Kandemir,
Büyüdükçe göreceksin. Dünya, senden bitmek bilmeyen, ardı arkası kesilmeyen şeyler talep edecek. Hatta sürekli taleplerde bulunacak. İş, aş, dostluk, aşk, meşk derken, talepler ardı sıra asla bitmeyecek… Fakat sen, Dünya’nın veya başkalarının talepleri kadar, kendi yüreğinin taleplerini de dinlemeyi öğrenmelisin. Kendi sesine güven ve hayatta seni neyin mutlu ettiğini bir an evvel bul. Çünkü bu yolculukta asıl önemli olan, insanın kendi taleplerini gerçek kılmasıdır.
Elbette ki taleplerin her zaman somut olmadığını da unutmamalısın. Bazen en büyük arzular, gözle görülmeyenlerdir. Ruhunda derin izler bırakan şeylerdir. Bir insan, sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamak için yaşamaz. Ruhunu doyuracak, yaşamına iyi veya kötü anlam katacak şeylerin peşinden de koşar. Dünya, sadece maddi başarıların ölçüldüğü bir yer değildir. Sen de hayatın boyunca, kim olduğun ve nasıl bir iz bırakmak istediğin üzerine iyice düşünmelisin. Annenin, babanın, seni gerçekten sevenlerin talepleri elbette önemlidir fakat senin asıl yolculuğun, kendi dünyanı yaratmak ve orada mutlu olabilmekle ilgilidir. Bunu koruyabildiğin müddetçe, her talebe karşı dimdik durabilecek gücü kendinde bulacaksın.
Benim kanı pek yeğenim,
Unutma ki hayat, seni her köşede çok farklı sınavlarla karşılaştıracak. Kimi zaman bu sınavlar, seni beklemediğin anlarda sarsacak kuvvette olabilir. Ancak zorluklar karşısında asla pes etmemek ve ayakta kalabilmek, gerçek gücünü bulmanı sağlayacaktır. Herkesin talepleri bitmez. Dünya, ‘dünya’ kadar taleplerle dolu. Önemli olan senin bu taleplere karşı duruşundur. Tıpkı bir ağaç gibi omurganı sağlam tutmalı, rüzgâr ne kadar sert eserse essin dallarınla göğe yükselmeni sürdürmelisin.
Mektubu çok uzattığımın farkındayım. Galiba üç, üç buçuk asrı bulmuş olmalı. Ben mektubu yazmaya başladığımda Viyana kapılarına dayanmıştık…
Son olarak…
Büyüdükçe çevrende seni anlamayanlar, senin isteklerini hor görenler, küçümseyenler olacak. Gittiğin yolu engellemek isteyen, önüne taş koyan, seni yoldan uzak tutma peşinde koşan hatta bambaşka yollara sapman için çaba sarf eden bir sürü insan yığınıyla karşılaşacaksın. Ancak unutma ki:
Dünyadaki en büyük hikayeler, başkalarının çizdiği yoldan gitmeyen insanlar tarafından yazılmıştır. Sen de kendi hikayeni yazmak için bu dünyadasın.
Sevgili yeğenim,
Bir gün gelecek; her adımın, her tercihin, seni sen yapan bir ‘taşa’ dönüşecek. O gün geldiğinde, o taşlarla ördüğün duvar, sadece seni korumakla kalmayacak, aynı zamanda seni sevenlerin de kalesi olacak. İnanıyorum.
Unutma; hayat her ne getirirse getirsin, senin değerin her zaman en yüksekte kalacak, kendinde olacak.
Sevgilerimle,
Amcan İspir.
Yorumlar
Yorum Gönder